APS HABER / OĞUZHAN ARSLAN - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 953. Yıl Dönümü Kutlama Programı'nda konuştu.
Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Buradan 81 vilayetimizin tamamını, 85 milyonun her bir ferdini yürekten selamlıyorum. Dün Bitlis ve Ahlat'taydık. İlk otağın kurulduğu ilk okun atıldığı Ahlat'ta gençlerimizle kucaklaştık. Akşam Cumhurbaşkanlığı Ahlat Külliyesi'nde tarihi kabine toplantımızı gerçekleştirdik. Başkanlığımızda 21 yıl sonra Ankara dışında yapılan bu ilk kabine toplantısı önemli mesajlar ihtiva ediyordu. Ardından bölge valilerimiz ve belediye başkanlarımızla bir araya geldik. Şimdi de Malazgirt'teyiz. Tarihimizi, talihimizi, istikametimizi ve ebedi ikametimizi belirleyen Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümünde sizlerle beraberiz. Anadolu'nun kapılarının bir daha kapanmamak üzere ardına kadar açıldığı bu topraklarda Malazgirt Zaferi'nin 953. seneidevriyesine ulaşmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz.
Bugün 85 milyon olarak hep beraber şanlı zaferin yıldönümünü gururla, minnet ve tam 953 yıldır değişmeyen heyecanla kutluyoruz. Bizleri bu günlere kavuşturan milletimize bu günleri gösteren Rabb'ime sonsuz hamd-u senalar ediyorum. Sözlerimin başında Sultan Alparslan'ı ve onun şerefli yiğit askerlerini rahmetle yad ediyorum. Ruhları şad olsun. Mekanları cennet olsun diyorum. İlk fetih hareketlerinden bugüne kadar ezan susmasın, bayrak inmesin, ocak sönmesin diye milletimiz huzur içinde alnı ak yaşasın diye, üzerimize yabancı gölgeler düşmesin, istiklalimize halel gelmesin diye şehit olan, gazi olan tüm kahramanlarımızı şükranla anıyoruz.
Malazgirt Zaferi, milletimizin binlerce yıllık birlik ve dirlik şuurunun zulme ve zalime karşı duruşunun destanlarından biridir. Malazgirt, vahdetin ve zulme karşı kenetlenmenin zaferidir. Bakınız, bundan tam 953 yıl önce Sultan Alparslan atının üzerindeyken askerine şöyle seslenmişti:
'Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. Ben nefsimi Allah'a adadım. Benim için şehadet de, muzaffer olmak da bir saadettir. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir.'
O büyük sultan 953 sene önce Malazgirt Zaferi ile istikbalin bizim olacağını müjdelemişti. Rabbim, Sultan Alparslan'a ve ordusuna kendisinden dört kat fazla düşmana karşı 26 Ağustos 1071 tarihinde muhteşem bir zafer nasip etti. Zaferden sonra sadece 4 sene sonra İznik'te bu topraklardaki ilk devletimiz olan Anadolu Selçuklu Devletimizi kurduk. Yaklaşık bin yıldır da Anadolu'yu vatan eylemeye, vatanımız olarak tutmaya devam ediyoruz.
Üzerinden geçen 953 yıla rağmen Malazgirt ruhu Türkiye ile birlikte Türk ve İslam dünyasında bir iman çağlayanı olarak gürül gürül akıyor. Allah'ın izniyle üste mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça kıyamete kadar bu ruh gönüllerimizi kuşatmaya devam edecek. Bu milletin her bir ferdi Malazgirt meydanında bulunan gazilerle, şehitlerle aynı inancı, aynı aşkı, aynı ideali, aynı hassasiyeti taşımayı sürdürecek. Rabb'im bizleri kahraman şehitlerimizin yolundan ayırmasın diyorum.
Malazgirt, Türklerle birlikte tüm Müslümanların zaferidir
Malazgirt, bir zaferden öte yurt doğuran, medeniyet doğuran, bir inşa ve ihya hareketinin de başlangıcıdır. Çünkü bu toprağı, taşı coğrafyayı vatan yapmak için ruh gerekir, kültür gerekir, bilinç gerekir, inanç gerekir. Tüm bunlarla birlikte o toprakların hamurunu kanla karmak, imanla yoğurmak, terle sulamak gerekir. Millet olarak Malazgirt sonrasında Anadolu'yu işte böyle vatan yaptık. Bu toprakları aşkla, sevgiyle, ilim ve hikmetle ilmek ilmek dokuduk. Fethettiğimiz her yeri camilerle, kütüphanelerle doldurduk. Anadolu'nun ezeli ve ebedi Türk yurdu olduğunu tüm cihana ilan ettik. İstanbul'un fethine giden sürecin en kritik adımı Malazgirt'te atılmıştır. Malazgirt Zaferi ayrıca Kudüs'ün fethinin önünü açan stratejik bir dönüm noktası olmuştur. Burada şunun özellikle vurgulanması gerekiyor. Malazgirt, Türklerle birlikte tüm Müslümanların zaferidir.
Davamız, toprağı vatan, vatanı aziz kılmaktır
Alparslan'ın ordusunda Kürtler, Araplar ve İslam'la müşerref olan diğer kavimlerden Müslümanlar düşmana karşı omuz omuza savaşmış, mübarek kanları işte bu topraklarda birbirine karışmıştır. Sultan Alparslan'ın sancağı altında kurulan güçlü ittifak 953 yıldır kutladığımız şanlı zaferi bizlere armağan etmiştir. Sultan Alparslan'ın bize bıraktığı mirası sadece Anadolu'nun fethinden ibaret görmek onu hakkıyla anlamamak mümkün. O büyük Hakan, Anadolu ile birlikte bize aynı zamanda kutlu bir dava emanet etmiştir. Davamız güneşin doğup battığı her yere ilahi kelimetullâhı götürmek davasıdır. Davamız mazluma umut olmak, kanayan yaralara merhem olmak, nesillere ve çağlara ışık olmaktır. Davamız hak ile batılın kıyamete kadar sürecek kavgasında her zaman hakkın yanında durmaktır. Davamız, toprağı vatan, vatanı aziz kılmaktır.
"Tarih ders çıkarmak ve yeni zaferler kazanmak için vardır"
Bakınız, zaman değişir, asırlar değişir ama ruh değişmez. Nesiller değişse de kan aynı kandır. Karakter, aynı karakterdir. Malazgirt'te beyaz kefenini giyerek 'Allah'ım, İslam'ın sancaklarını yücelt ve hayatlarını sana kulluk için esirgemeyen mücahitlerini yalnız bırakma' niyazıyla düşmana atılanların ruhu, şuuru ve karakteri bugün de ayaktadır. Ne diyor şair? 'Milletimin her bir ferdi Alparslan'ın neferidir. Bin yıllık yürüyüşümüz kızıl elma seferidir. Arzı titrer imanımız. Şahit olsun ezanımız, devletimiz, vatanımız Malazgirt'in eseridir.' Evet, bizim de yürüyüşümüz Türkiye Yüzyılı'nadır. Malazgirt Zaferi'nin rehberliğinde aydınlığında inşallah bu yolu yürüyeceğiz. Sultan Alparslan'ın emanetlerine layıkıyla sahip çıkacağız. Malazgirt ruhunu yaşatacak ömrümüzün son nefesine kadar taşıyacak, bayrağı bizden devralacak yeni nesillere bir emanet gibi şanla şerefle teslim edeceğiz. Bunu yaparken şu gerçeği hiçbir zaman unutmayacağız. Tarihi öğrenmeyenler onu tekrar yaşamak mecburiyetinde kalırlar. Tarih ezberlemek için değil ders ve öğüt alınıp medeniyet dünyamızın üzerine yeni tuğlalar eklemek, yeni zaferlere başlamak için vardır.
Malazgirt'i sadece şanlı tarihimize ait altın bir halka olarak değil, 2071 Türkiye'sine giden yolda yolumuzu aydınlatan bir fener olarak da görmemiz gerekiyor. Malazgirt'e sahip çıkmak ise coşkulu programlarla birlikte Türkiye'yi kökleriyle, tarihiyle, değerleriyle en önemlisi de istikbaliyle buluşturmak suretiyle olur. Hamdolsun, bu yönüyle de Malazgirt'i idrak ve ihya ediyoruz. Dün Ahlat'ta bunun işaretlerini gördüm. Şu an Malazgirt Meydanı'nda bunun müjdesini görüyorum. Geçen yıla göre bugün Malazgirt bir başka. İlhamını Malazgirt'ten alan Sultan Alparslan'ı örnek alan TEKNOFEST gençliği, bin yılın mirasçısı olarak, Allah'a hamdolsun, umutlarımızı yeşertiyor. İnşallah bu iklimi genç yüreklerde ve zihinlerde kökleşen bu tarih şuurunu daha da güçlendireceğiz.
"Saldırıları ancak beraber olursak püskürtürüz"
Burada şunu özellikle vurgulamak isterim: Malazgirt Zaferi, inancın ve imanın yanı sıra birliğin ve beraberliğin meyvesidir. Milletçe zorlukların üstesinden ancak bir olursak geliriz. Vatanımıza yönelik saldırıları ancak beraber olursak püskürtürüz. Küfrün karanlığını özellikle ancak tek yürek olursak parçalayabiliriz. Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi demeden 85 milyon olarak şu nazlı hilalin gölgesinde buluşacağız. 1071'den 2071'in Türkiye'sine uzanan ufuk çizgisindeki hedefleri bir olarak, iri olarak, kardeşlik hukukumuzu bozmak isteyenlerle özellikle yapacağımız mücadele ile bunu gerçekleştireceğiz. Farklılıklarımız üzerinden bizleri ayırmaya çalışanlara, aramıza nifak tohumları ekmeye çalışan fitne odaklarına geçit vermedik, vermeyeceğiz. Rabb'im, muhabbetimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Malazgirt Zaferi'nin 953. yıl dönümünde bu toprakları vatan yapan atalarımızı rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Şimdi Yahya Kemal'le sizlere sesleniyorum: 'Şu kopan fırtına Türk Ordusu'dur ya Rabb'i. Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabb'i. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyet namın, galip et. Çünkü bu son ordusudur İslamın'."