APS HABER / OĞUZHAN ARSLAN - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonunu il kongrelerine ayırdı.
İlk olarak Adana'ya giden ve burada önemli mesajlar veren Erdoğan, akabinde ise Mersin'e geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mersin'deki konuşmasında Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de yaptığı "Öcalan" çağrısı da vardı.
Terörsüz Türkiye hedefini bir kez daha dile getiren Erdoğan, "Bölücü örgüt, şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır." dedi.
Akabinde de şöyle devam etti:
YPG TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI MÜSAMAHAMIZ YOK
Bilhassa ülkenin üçte birini işgal altında tutan YPG terör örgütüne karşı en küçük bir müsamahamız yoktur. Yakında bu meseleyi kökten çözerek adımları atmaya başlayacağız. Örgütün çok güvendiği güçlerin bölgedeki çıkarları ve hesapları değiştiği için gölgesine sığınarak küstahlaşacakları kimseyi bulamayacaklar.
EĞER TERÖR ÖRGÜTÜ ÇAĞRIYA UYMAYI REDDEDERSE
Yine Mersin'i yakından ilgilendiren bir diğer gelişme terör örgütü PKK'nın feshedilmesini, silahlarının teslim edilmesini ve militanlarının dağıtılmasını hedefleyen gayretlerdir. Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli'nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler nihai aşamasına yaklaşmaktadır. Bölücü örgüt, şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır.
Eğer örgüt çağrıya uymayı reddeder, siyasi uzantısı da ipe un sermeye kalkarsa biz zaten başarıyla yürüttüğümüz operasyonlarımızla meseleyi kendi mecrasında çözeriz. Tercihimiz ülkemizin 40 yılına, on binlerce canına, yüzlerce milyar dolar kaynağının heba olmasına yol açan bu meselenin suhuletle, samimiyetle, kalıcı ve kati bir şekilde tarihe karışmasından yanadır. Bununla birlikte merhum Akif'in "Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum" mısralarındaki mesajını da kimse unutmasın. Bölücü terör belası öyle veya böyle bertaraf edilecektir.
BİZ BÖLGEDE İSTİKRAR DİYORUZ
Elbette kahraman şehitlerimizin her türlü hesabı üzerinedir. Herkesin takip ettiği üzere tüm çalışmalar şehitlerimizin aziz hatıralarına, şehit yakınları ve gazilerimizin hassasiyetlerine en küçük bir halel getirmeyecek şekilde yürütülmektedir. Buradan tekrar hatırlatmak isterim ki gerek ülke içinde gerek bölgemizde gerekse dünyada attığımız her adımın bir gayesi vardır.
Bu da ülkemizin Türkiye Yüzyılı'na, geçmişin tüm sorunlarından arınmış, yüklerinden kurtulmuş, mevcut imkanlarını en üst düzeyde kullanan hedeflerine kararlılıkla yürüyen bir devlet olarak girmesidir. Artık yeni hayaller kurma, yeni projeleri hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz.
Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar artık kimseye bunları yutturamazlar, kimseyi kandıramazlar, kimsenin zihnini ve kalbini bulandıramazlar.
MERSİN SADECE ŞEHİRLERDEN BİR ŞEHİR DEĞİLDİR
Mersin sadece şehirlerden bir şehir değildir. Mersin bu ülkenin, bu milletin huzurunun güvencesidir. Mersin birliğimizin, dirliğimizin, birlikte yaşama kültürümüzün sembolüdür. Toroslar'da, Yörük çadırlarının üstünde tüten duman sönmedikçe devletimiz de, milletimiz de istikbale güvenle bakmaya devam edecektir.
Mersin'de diğer vilayetlerimizden gelen, kendini Mersinli kimliğiyle ifade eden, şehrine aidiyet duyan insanların sarsılmaz birlikteliği başka hiçbir kıymetle ölçülemez.
BU ŞEHİR DÜNYAYA KARDEŞLİK HUKUKU DERSİ VERİYOR
Mersin'de sinesine gelen hiç kimseyi 'yörük' diyerek küçümsememiş, Kürt diyerek ötekileştirmemiş, Arap diyerek dışlamamış, Suriyeli diyerek hakir görmemiş, şu şehirden, bu şehirden diyerek sınıflandırmamıştır.
Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin'in bu göz alıcı tablosuna kimse halel getiremez. Allah'ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecektir.
DOĞU AKDENİZ'İN EN STRATEJİK LİMAN ŞEHRİ
Doğu Akdeniz'in en stratejik liman şehri olarak ekonomimize can katmaya devam edecek. Bereketli topraklarıyla sadece kendi vatandaşımızı değil, tüm insanlığı beslemeye devam edecek. Velhasıl, beşeri zenginliğiyle, fiziki coğrafyasının güzelliğiyle, muhteşem potansiyeliyle Mersin, Türkiye yüzyılında adından daha çok söz ettirecek.
Mersin'deki bu güzel iklimi bozmayı, Allah'ın izniyle kimse başaramayacak. Hiçbir siyasi çıkar, hiçbir sosyal ve kültürel farklılık, hiçbir şahsi hesap Mersin'i Akdeniz'in örnek şehri yapan bu vasfına zarar vermenin gerekçesi olamaz. AK Parti'nin 22 yılı geride bırakan iktidarları döneminde Mersin'in nereden nereye geldiğini akıl ve vicdan sahibi herkes kabul edecektir.
Bu şehrin siyasi, etnik, mezhebi fanatizme değil zengin potansiyelini harekete geçirecek vizyona, esere, hizmete yatırıma ihtiyacı var. Mersin'e işte bu gözle bakıyoruz. Mersinliye işte bu hissiyatla sahip çıkıyoruz. Mersinli kardeşlerimizin de bizim bu hasbi yaklaşımımıza samimi yürek açışımıza karşılık vereceğinden şüphe duymuyoruz.
SEÇİM SONUÇLARININ SEBEPLERİNİ KENDİMİZDE ARIYORUZ
Bugüne kadarki seçim sonuçlarının sebeplerini Mersinli'de değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. İnşallah kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.
Ülkemizin ilk 80 yılına asırların yorgunluğuyla, Birinci Dünya Savaşı'nın yükü altında kalan Osmanlı'dan Cumhuriyete geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici baskıcı politikalarının ağır bedellerini ödedik.
Bu tahribatın önü rahmetli Menderes'le birlikte başlayan bir demokrasi ve kalkınma hamlesiyle kesilmeye çalışıldı. Ama Türkiye'nin büyümesini güçlenmesini kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistlerde boş durmadı.
Ülkemizi darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından bizim çocuklar başardı mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir.
ESKİ TÜRKİYE BİTTİ
Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin inşallah adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal'a neler yapıldığını hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık. İşte 80 yıllık bu sancılı sürecin ardından AK Parti adeta bir Anadolu ihtilali ile iktidara geldi.
Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları AK Parti'nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşı da büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi, bölücü örgütünden FETÖ'suna hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envai çeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın.
EKONOMİMİZE YÖNELİK ALENEN SALDIRILAR, TEHDİTLER
FETÖ'nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın. Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi. Hani Mehmet Akif Çanakkale Savaşı'nı anlatırken diyor ya, "Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk. Sadece bir hadise var ortada vahşetler denk."
Evet bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengarenkti. Sadece sinsi niyetleri ortaktı. Hamdolsun milletimiz de kafa kafaya, kol kola kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardık. Yine Akif'in diliyle ifade edersek, "Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek." Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla her bir ferdiyle namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır. Tabii milletimizin bu güçlü desteği AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak mesuliyetimizi daha da artırmaktadır.
BİZ ZALİMLER GİBİ KİMSEYİ ZORLA YERİNDEN ETMEYİZ
Çalışmak, daha fazla çalışmak. Türkiye Yüzyılının önündeki tüm engelleri tek tek kaldırmak zorundayız.
Mersin’in beşeri zenginliği ülkesi ve bölgesindeki her gelişmeyle yakından ilgilenmesini mecburi kılıyor. Mesela Suriye'deki 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve ülkede kuşatıcı yeni bir yönetimin iş başına gelmesinin Mersine etkisi olacaktır. Çünkü burası halen 183 binin üzerinde geçici koruma statüsündeki Suriyeli muhaciri misafir eden, ensar ruhlu bir şehirdir.
Ülkelerindeki evlerini, işlerini yeniden ayağa kaldıracak Suriyeli kardeşlerimizden bir kısmı şüphesiz vatanlarına geri dönecektir. Suriye toparlandıkça, zulmün ve yıkımın izleri silindikçe inşallah ülkemiz de birlikte tüm dünyadan muhacirler dönüş yoluna girecektir. Ama hep söylediğimiz gibi kalanlara kapımız da gönlümüz de daima açık olacaktır.
Biz zalimler gibi kimseyi zorla yerinden etmeyiz, kimsenin hayatını zindana çevirmeyiz. Kendini bilmez 3-5 ırkçı fanatiğin Türkiye-Suriye dayanışmasına gölge düşürmesine göz yummayacağız. Suriye'nin siyasi birliğini, toprak bütünlüğünü, sosyal barışını, imanını sağlamaya yönelik her gayrete destek vereceğiz.
Görüyoruz ki Türkiye'ye özellikle büyük bir teveccüh ve güven söz konusu. Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye deyince yüzü gülüyor. Bunu geleceğimiz adına çok kıymetli bir kazanım olarak değerlendiriyoruz. Bu ülkenin topraklarını işgal eden terör örgütlerini ya silah bıraktırarak ya bertaraf ederek Suriye üzerinde yeni senaryolar uygulanmasının önüne geçmekte kararlıyız.
GAZZE ÖRNEĞİ, ZULMÜN ASLA GALİP GELMEYECEĞİNİN ÇARPICI BİR İSPATIDIR
Avrupa'dan yükselen çatlak seslere ise aldırış etmiyoruz. Avrupalılar önce kendi meselelerini çözsünler. Ondan sonra gelip bölgemize nizam vermeye kalksınlar. Böl-parçala-yönet politikasıyla son bir asırdır bu bölgede diledikleri gibi cirit atanların devri bitmiştir. Coğrafyamızda kardeşliğin, barışın ve istikrarın rüzgarı esiyor. Kalkınma ve refahın egemen olacağı yeni bir dönemin kapıları aralanıyor. Artık bölgenin geleceğini bu toprakların kadim halkları belirleyecektir. Doğal kaynaklar üzerindeki her türlü tasarrufta bölgenin asıl sahiplerinin uhdesinde olacak. Allah'ın izniyle kimse bunun önüne geçemeyecek.
İşte 2-3 gün önce biliyorsunuz, Suriye'nin Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı birlikte ziyaretime geldiler. Benden sonra Dışişleri Bakanımla, Savunma Bakanımla, İstihbarat Başkanımızla ayrıca toplantılar yaptılar. Çünkü şimdi hazırlığımız Suriye'nin geleceğine. Kardeşlerim, bu yeni dönem Mersin'in önünde de büyük fırsat pencereleri açacaktır. Şehrimizin şimdiden buna kendini hazırlaması gerekiyor. Aynı şekilde Gazze'de ateşkesle sağlanmaya çalışılan barış da bölgenin siyasi ve sosyal atmosferini değiştirecektir.
Gazze örneği, zulmün asla galip gelemeyeceğinin çarpıcı bir ispatıdır. İsrail, Gazze'de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı zulümle dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Musevilere de zarar vermiştir. Çünkü İsrail'in yaptığı kadın, çocuk ve masumların katliamından sonra artık hiç kimse bu topluluklara İkinci Dünya Savaşı'nda maruz kaldıkları soykırımın getirdiği mahcubiyet duygusuyla bakamayacaktır. Herkesin zihninde İsrail'in fırsatını bulduğunda kendi mensuplarından başka tüm insanları katledebileceği düşüncesi yer etmiştir.
BİZ KİMSEDEN SÖZÜMÜZÜ SAKINMADIK
Nitekim fanatik Siyonistler, bu düşünceyi destekleyecek görüşlerini dini ve ideolojik argümanlarla pervasızca dile getirmekten çekinmiyor. En çok hedef aldıkları ülkenin Türkiye, toplumun da Türk milleti olması, bizim bu zulme karşı sesimizi en çok yükselten devlet ve millet olmamızdan kaynaklanıyor. Kimseden korkmadan, çekinmeden, sözümüzü sakınmadan hakkı ve hakikati haykırdık.
Bizim için dünyanın neresinde bir mazlum, bir mağdur, bir garip varsa yardımına koşmak, zulme karşı elimizle, dilimizle, kalbimizle mücadele etmek hem dini bir vecibe hem de milli bir vazifedir. Rabbim bizlere ecdattan miras aldığımız bu hasleti yeni nesillere daha güçlü bir şekilde aktarabilmeyi nasip etsin diyorum.
Neyi takip ediyorsun da bunları takip edeceksin?
İş yapmak, hizmet üretmek yerine sürekli birbirlerine çelme takma peşindeler. Artık ayyuka çıkan yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük vakalarını burada saymıyorum bile. Çünkü orası tam anlamıyla bir gayya kuyusu. Deşildikçe, üzerine gidildikçe, kabuğu kazındıkça altından daha beter, daha utanç verici skandallar patlak veriyor. Adli ve emniyet birimlerimiz bunları tespit ediyor, yakalıyor. Beytülmale uzanan kirli ellerin hesabını hukuk önünde kararlılıkla soruyor. Para kuleleri, şişirilmiş konser faturaları ve ihale yolsuzlukları dışında işte bizim eserimiz diye gösterebilecekleri hiçbir icraatları yok. Şimdi de çıkmışlar savaş ilanından söz ediyorlar. Bir de biz biliyoruz. Sen nasıl biliyorsun? diyorlar. Sayın Özel'e buradan soruyorum. Ya Allah aşkına sen neyi biliyorsun da bunları bileceksin? Neyi takip ediyorsun da bunları takip edeceksin? Esenyurt'u mu takip ediyorsun? Beşiktaş Belediyesi'ni mi takip ediyorsun? Oralarda olan şu son gelişmelerden hala haberin yoksa sen artık bu görevi bırak. Herhalde birileri de gelip zaten elinden bu görevi alacaklar.
Esed uçakla kaçarken bir an önce Esed'le görüşülmeli diyecek kadar hadiselere bigane olan sen değil misin? Milletin bildiğini sen bilmiyorsan bu kimin suçu? 85 milyonun takip ettiğini sen takip etmiyorsan bu kabahat kimin?
Siz gidin kart oyunu oynayın
Yargıyı, bizi, mahkemeleri suçlayacağına CHP'yi zehirli bir sarmaşık gibi saran bu soygun düzeniyle git mücadele etsene.
Şayet harami arıyorsan etrafını çevreleyen haramilere baksana. Hani o meşhur şiirde Ülkü Tamer ne diyor? "Hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten" diyor ya. Sayın Özel'in yargıya aykırı yolsuzluk davaları üzerinden savurduğu tehditler de tam olarak böyle. Hem dersini bilmiyor hem de cehaletini bağırarak, çağırarak, Türk siyasetine hiç yakışmayan ifadeler kullanarak kapatmaya çalışıyor.
Atalarımız 'Büyük lokmayı, büyük laf etme' demişler. Bunlar da her açığa düştüklerinde büyük büyük laflar ediyorlar. Ama sonra kuzu kuzu hizaya geliyorlar. Her suç üstü yakalandıklarında üç-beş gün aslan kesiliyorlar. Fakat daha sonra süt dökmüş kediye dönüyorlar. CHP lideri Sayın Özel'e samimi tavsiyem şudur: Siz bu işleri bırakın. Siz gidin kart oyunu oynayın. Siz gidin poker masalarında kart dağıtın. Siz gidin kırmızı kartlardan puzzle yapın. Onlarla oynayın, onlarla oyalanın.