APS HABER / OĞUZHAN ARSLAN - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın gözaltına alınmasının ardından partisinin büyükşehir belediye başkanlarıyla belediye binasını ziyaret etti.
BEŞİKTAŞ HİZMETİ KİMDEN ALACAĞINA KARAR VERMİŞTİR
"Beşiktaş Belediyesi'nde 31 belediye meclis üyeliği vardır. 31 üyenin 31'ini de CHP'ye Rıza Akpolat'ın ekibine verdiler. Buradan bütün Türkiye'ye CHP dışında başka partileri tercih etmiş değerli vatandaşlarımıza sesleniyorum. Diğer siyasi partilerin yöneticilerine sesleniyorum. Bir ilçede 31 belediye meclisinin hepsi bir partiye verildiyse orada karar tamdır. Demiş ki Beşiktaş düşündüm taşındım kararımı verdim Beşiktaş hizmeti kimden alacağına karar vermiştir. Şimdi ise yargı oyunlarıyla Beşiktaş Belediyesi'ne girmeye çalışıyorlar.
İTİBAR SUİKASTI YAPMAK TÜKENMİŞLİĞİN ESERİDİR
Yargı oyunlarıyla itibar suikastı yapmak bir tükenmişliğin eseridir. Türk milleti der ki kim kazandıysa o yönetecek. Bugün Rıza Akpolat'a verilen vazifeyi gücü inkar edersek peki Cumhurbaşkanı'na sana verilen desteği de yok sayıyoruz derlerse bu ülkenin sonu ne olur? Millete inanmak millete güvenmek darbe günü bile muhalefette olsanız seçilmişlerin yanında yer almanız demektir. Biz böyle bir partiyiz. 15 Temmuz akşamı bütün millet şahittir ki Erdoğan da şahitlerin en başındadır ki biz milletin seçtiğine karşı duranın tam karşısında olduk.
Şimdi eline yetki verilen başsavcının talimatlandırılmasıyla İstanbul'u karıştırmak teker teker itibarsızlaştırma operasyonu yapmak bu ülkede hiç kimseye faydası olmadığı gibi Recep Tayyip Erdoğan'a da fayda getirmeyecektir, huzur getirmeyecektir."
KANUNSUZ EMİRLERE TESLİM OLMAYIN
Türk yargısının namuslu, şerefli, vicdanına ve kanuna bağlı savcılarının, hakimlerinin olduğunu biliyoruz. Biz, Türk yargısının namuslu, şerefli, vicdanına ve kanuna bağlı savcılarının, hakimlerinin olduğunu biliyoruz. Kanunsuz emirlere, usulsüz taleplere siyasete alet edilmek üzere size iletilen talimatlara teslim olmayın. Sıcak salonlarda kendi atadıklarına kendini alkışlattıran, geldiği yeri unutup millete tepeden bakan biri, siyaseten yarışıp da yenemediklerini, elindeki kamu gücüyle sindirmeye, haksız mücadeleye girişmeye başladı. Bir tane egemen vardır; o da sadece milletin kendisidir. Egemenlik milletindir. Ondan aldığı gücü kendinin sananlar, yanlış yaparlar, yanlış yaptırırlar. Bu ülkeye yazık ederler. Bugün yapılacak doğruyu da yapılacak yanlışı da unutmayacağız. Sizden adalet bekliyoruz, hukuk bekliyoruz. Ve buradan adliyedeki pırıl pırıl savcılara sesleniyorum: Hak, hukuk, adalet diyorum. Rıza için adalet, Beşiktaş, İstanbul için adalet istiyoruz."
İMAMOĞLU: ÖZEL BİR AYRICALIKLA BURAYA ATANIYOR
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Bakın; İstanbul'da bu operasyonları yürüten aklı, dün tek tek anlattım. Bizler, kamu görevi yapıyoruz. Siyasiyiz. Ama kamu görevi yapıyoruz. Elbette ki kamu görevi çerçevesinde, yasaların çizdiği çerçevede hesap vermekle de yükümlüyüz. Hesap vermek zorundayız. Yanlış yaptığımızda, cezasını da çekmek zorundayız. Ama hukukun bir uygulanma biçimi vardır. Bu biçimi yerle bir eden anlayış, nasıl bir anlayış biliyor musunuz? İşte bugün siyasileşmeye çalıştırdıkları o yargı sisteminde, ne yazık ki işte tam da bugün uygulanan hukukun sözde hukuk olduğunu, görünüşte hukuk olduğunu bize yaşatıyor. İstanbul'daki bütün bu operasyonları yürütmek üzere görevlendirmiş olan Cumhuriyet Başsavcısı'nın siyasi kariyerine bakan herkes, yapılanların iç yüzünü zaten görecek. Hukuki kariyeri demedim, bakın, dikkatinizi çekiyorum. siyasi kariyeri dedim. Çünkü bu başsavcı, tamamen siyasi bir kişidir, siyasi bir kişiliktir. Talimatla hareket eder. Talimat neyse, onu yerine getirir. Yasayı, kanunu, hukuku korumakla alakası yoktur. Çünkü, siyasi bir kişiliktir.
28 ay boyunca bakan yardımcısı olan bir görev yapan bir kişi, Adalet Bakan Yardımcısı olan bir kişi, sayın Cumhurbaşkanı'nın ifadesiyle, ‘siyasi müsteşardır.’ Ve seçim mevzuatına göre, artık hiçbir hukuki görevde, yargı görevinde bulunamaz. Çünkü, yargının bir mensubu olmaktan çıkmıştır. Taraf olmuştur. Aslında o kanun o kadar ulvi, o kadar kutsal bir maddedir ki. Dün de söyledim; yazanın kalemine sağlık, diye. İşte bugün o şahıs, özel bir ayrıcalıkla buraya atanıyor. "