Gölcük'te ATV yarışları nefesleri kesti Gölcük'te ATV yarışları nefesleri kesti

APS HABER / OĞUZHAN ARSLAN  - Türkiye’yi Paris Olimpiyatları nda 18 branşta temsil eden 100 sporcu, beklenen başarıyı sergileyemedi. Kırk yıl sonra olimpiyat oyunlarından altın madalyasız dönen ay-yıldızlılar, 3’ü gümüş, 5’i bronz toplamda 8 madalyayla yetindi. Ülke sporuna önemli hizmetler veren milli takım eski hekimi ve İzmir Sporcu Sağlık Merkezi eski Başhekimi Dr. Şaban Acarbay ile Gençlik ve Spor İzmir İl eski Müdürü Bahri Vreskala Türkiye'nin olimpiyat başarısı ve sporcu yetiştirme politikasını Ege Telgraf’a değerlendirdi. 

KÖPRÜ ALTINDA OLMAZ

Olimpiyatlarda altın madalyalı sporcu yetiştirmenin köprü altında olamayacağını ve sistemli bir çalışma gerektirdiğini vurgulayan Dr. Şaban Acarbay, “Türkiye, madalya sıralamasında 64. sırada yer aldı. Bu üzücü tabloyu kelimelerle anlatabilme imkanı yok. Koskoca Türkiye, bu büyük ülkemize yakışmıyor. Acı bir sürpriz bu, çok üzücü bir olay.  Olimpiyat başarısı, kısa vadeli çözümlerle değil, köklü spor politikalarıyla olur. Sporcu yetiştirmek köprü altında olmaz, beton zeminde futbol eğitimi vererek olmaz. Sporun her alanında bilimsel ve sistemli bir yaklaşımın şart. Türkiye’nin büyük bir potansiyeli var, ancak bu potansiyelin sürdürülebilir bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor” dedi.

SİSTEMLİ VE BİLİMSEL

Türkiye'de spor kültürü konusunda ciddi çalışmalar yapılması gereğine dikkati çeken Dr. Acarbay, “Devamlılığı olacak şekilde çocuklara el uzatılması, onların yeteneklerinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve sporcu olarak yetiştirilmeleri için gerekli olan tüm imkanların sağlanması şarttır. Özellikle, spor eğitimi veren teknik adamların çocukların fizyolojik, psikolojik ve anatomik yapısını iyi bilmesi gerekir. İlköğretim seviyesinden başlayarak çocuklara sporun ne olduğunu, centilmenliğin, kazanmanın ve kaybetmenin anlamını öğretmeyi hedeflemeli. Okul, aile, belediyeler ve spor teşkilatları arasında güçlü bir iş birliği oluşturulmalı. Çocuklara en az ders saati kadar beden eğitimi dersi verilmeli. Spor tesislerinden yararlanmalarının sağlanması ve sporun bir yaşam biçimi olarak benimsetilmesi gereklidir. Çocukların erken yaşlardan itibaren spor kültürüyle tanışması ve bu kültürün tüm paydaşlar tarafından desteklenmesi, Türkiye'nin genç potansiyelinin uluslararası arenada başarıya dönüşmesi için kritik önemdedir. Ülkemizin olimpiyatlardaki başarısı, ancak temelden başlayarak sistemli, bilimsel ve bütüncül bir spor politikasıyla sağlanabilir. Bugün gençler spor akademisi sınavlarına kan ter içinde hazırlanmaya çalışıyor. Dediğim çalışmalar gerçekleşmiş olsa buna da gerek kalmaz” sözleriyle ifade etti. 

BAŞARISIZLIĞIN ZEMİNİ

Türkiye'nin Paris 2024 Olimpiyatları'ndaki performansını değerlendirirken, madalya sayısındaki düşüşü büyük bir hayal kırıklığı olarak nitelendiren Gençlik ve Spor İzmir İl eski Müdürü Bahri Vreskala, “Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğundan bu yana katıldığımız olimpiyatları incelediğimizde aldığımız madalyalara baktığımda  gerçekten bu sene çok kötü. Türkiye'de son yıllarda spor tesisleri konusunda önemli adımlar atıldı. Sonuçlar bize bu tesislerin etkin bir şekilde kullanılmadığını gösteriyor. Spor tesisleri yapıldı ancak bu tesislerin paralelinde yeterli eğitim verilmedi. Bu durum olimpiyatlardaki başarısızlığa zemin hazırladı. Büyük Atatürk cennet vatanımızı gençlerimize emanet etti. Peki, biz neden bu gençlere güvenmiyoruz? Güvenecek ve onları iyi eğiteceğiz ki karşılığını alalım. Türkiye genç nüfusuna güvenmediği sürece, sporcularımız uluslararası arenada başarılı olamaz” dedi. 

MİLLİ RUH VAR

Türkiye’nin genç nüfus potansiyelini yeterince değerlendiremediğini belirten Vreskala, “Lig müsabakalarında forma aşkı var. Uluslararası müsabakalarda milli ruh var. Türkiye Milli Futbol Takımı teknik direktörü Şenol Güneş ile sahaya çıktı. 2002'deki Dünya Kupası'nda 3. oldular. Kendi gençlerimize ve teknik heyetimize güvenmek zorundayız. Ben hayatımı spora adamış biriyim. Yabancı düşmanı değilim ama yabancı sayısının çokluğuna karşıyım ben. ‘Efendim bütün dünya böyle yapıyor’, yapsın kardeşim. Benim gencimin milli duyguları farklıdır. Benim çocuğumun kendi evladımın müsabaka yaptığı milli takımdan bahsediyoruz. Yabancı sporculara fazla yer verilmesi, genç Türk sporcuların önünü tıkıyor. Bir zamanlar İzmir futbolcu fabrikasıydı. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray maçlarına girdiği zaman Altınordumuz, Göztepemiz, Altayımız onlara karşı galip geliyordu. Sporu başkanlar eskiden hobi olarak yapıyordu. Son zamanlarda spor zenginleri sanki bir ekol olmuş gibi. Şimdi hem hobi hem de reklam olarak yapıyorlar. Bakıyoruz bir kulüp başkanı işinde çok başarılı ama spor yönetiminde başarılı değil. Bunları düzeltmek gerekir. Gençlerimizin iyi eğitimle desteklenmesi, uluslararası arenada başarıyı getirecektir. Eğitim, liyakat ve yerli sporculara güven, Türkiye'nin gelecekteki spor politikalarının temel taşları olmalıdır” ifadelerini kullandı.