AKLIYLA HER ŞEYİ CEBİNDEN ÇIKARAN İNSAN, KENDİNİ HER ŞEYİYLE CEBİNE SOKTU!
İnsanlığın bugüne dek yakalamış olduğu bilimsel ve teknolojik seviye insan aklının ürünüdür. Ne var ki aklıyla her şeyi cebinden çıkaran insan şimdilerde akıllı cep telefonlarının içine hapsolmuş durumda. Öyle ki realiteden ve doğadan kopmuş reelslere ve siberaleme kapılmış. Ekrana hapsolmuş gözler doğayı unutur. Kim bilir bir yaprağa en son ne zaman
dikkatli bir şekilde baktık? Ne zaman bir domatesin kırmızısını gördüğümüzde yaradılışın gizemi geldi aklımıza? Veya en son ne zaman akan suyun duruluğuna, güneşin altındaki ışıltısına hayranlık duyduk?
Daha bahçede toprakla oynamadan, çamurdan ev yapmadan, bir karıncayı çimenlerin arasında gezinirken görmeden çocuğunun eline tablet tutuşturanlar onun doğal görülerini en başından kör etmekteler. Bilmeliyiz ki doğayla uyum içerisinde yaşamanın ve üretmenin mutluluğu bizi insan kılıyor. İnsan doğayla uyumlu yaşamaya mecburdur. Doğadaki her canlı doğayla biyolojik bir alış-veriş içindedir. Bedenini topraktan alır, topraktan bitenlerle beslenir ve toprağa geri döner. Bu ilişkinin devamını sağlayan anahtar sözcük “uyum”dur. İnsan, daha konforlu bir yaşama ulaşmaya ve hazlarını tatmin etmeye dönük bir hayat sürmeye başlayınca doğayla kurduğu ilişkinin biçimi uyumdan ziyade “sömürü”ye dönüştü. Öyle ki gitgide üzerine bindiği dalı kemirmekte ve zemine çakılmasına ramak kalmış durumda. Haberlere kısaca göz attığımızda okuduklarımız düşündüklerimizi teyit eder nitelik taşıyor.
Yaşam amacını para kazanma ve bu sayede en yüksek hazza ulaşma olarak belirlemiş, yaşamı ile ilgili seçimleri buna göre yapan, bu ilkelerden taviz vermeyen hırslı, rekabetçi, sabırsız insan türüne MONEHEDONİST (Parasalhazcı), bu yaşam biçimine de MONEHEDONİZM (Parasalhazcılık) diyorum. Monehodonist, doğayla uyumdan ziyade doğayı haz uğruna sömürmeyi tercih etmiştir. Ekrana, kişisel hırs ve hazlarına kapılmış monehedonist insanın, doğadan aldıklarını iade etmediği, diktiği ağaçtan fazlasını yok ettiği doğanın arındıramayacağı kimyasal atıkları ürettiği, denizleri plastikle doldurduğu, doğanın her türlü güzelliklerinin bulunduğu bölgeleri betonlaştırdığı, her doğal değere ticari bir metaymış gibi yaklaştığı tecrübeyle sabittir. Doğa, monehedonist yaşamda uyumla yaşanacak bir zemin değil sömürülecek ve hazzı artıracak bir olanaktır. Monehedonist görgüsüzdür.
Görmeyi bilmeyene görgü öğretmenin imkânı var mı?
İnsanın iki gözü vardır; birincisi ışıkla gören biyolojik gözü, ikincisi basiretle gören akıl gözü. İlkini karanlık; ikincisini hırs ve acelecilik kör eder. Göz niceliğe, Gönül niteliğe bakar. Göz görüntüde, gönül özde hoş olanı sever. Görüntü, özü gizler. Bu nedenle gözüne değil gönlüne güven.