Gazze Katliamından Karatepe Katliamına kadar değinen Yılmaz Özdil bize Cumhuriyetimizi unutturmaya çalışıyorlar dedi.
Bugün meslektaşım Yılmaz Özdil'in paylaştığı "Zaferi Kazananlar Kutlar" videosunun ilk on dakikasında ve ilerleyen dakikalarda kullandığı bazı ifadeler dikkatimi çekti.
Özdil: " Şimdi bakın bu hastaneyi kim kurdu biliyor musunuz?... diyerek cümlelerine başladı. Anglikan Kilisesi o hastaneyi gevurlar kurdu. El Ehli deniyor, El Arap deniyor bizim televizyonlarda, o hastanenin adı "Baptist Hastanesi" bu kadar bağıracağınıza önce gidip bir hastane yapsaydınız!.. O hastanenin adı Baptist Hastanesi Misyoner Hastanesi, Anglikan Kilisesi'nin Kilise Misyoner Topluluğu (CMS) aracılığıyla 1882'de kuruldu. Şimdi Anglikan Psikoposluğuna bağlı, arkasındaki bağış gücü maddi güç yine Amerika, Hristiyanlar yönetiyor Amerikan Kliseleri bağış yapıyor... Şimdi bu hadisenin bu hastanede yaşanmış olması aslında hastane boyutunun çok üzerinde anlamlar içeriyor. Hristiyan - Araplar ... Tekbir diye bağırıyorlar ama kim kimdir dünyadan haberleri yok. Mesela Hamas'ın büro şefi dün bir açıklama yaptı; Amerika'yı sorumlu tutuyoruz dedi. Kardeşim bu hastaneyi yapan, hastaneyi bağışlarla ayakta tutan Amerika'nın kendisi!.. Önce kendinize bir hastane yapsaydınız! https://www.youtube.com/watch?v=sa_aRzhiLeA
- Sn. Özdil Hastaneye bağış yapan demek, hastaneyi vurma hakkına sahip mi demek istiyorsun? Sen neyin kafasındasın?.. diye sorma ihtiyacı hissettim.
43 dk. süren açıklamaların içerisinde dikkatimi çeken bir başka açıklamada Cumhuriyet Bayramı'na denk gelen Gazze için ülkemizde Milli Yas İlan edilen üç günlük süreye de dikkat çekmeye çalışan Özdil, 18 Şubat 1922'de Yunan ordusu tarafından gerçekleştirilen Karatepe Katliamı'na ve o tarihler arasında yaşanan diğer savaşlardan değinen Özdil, İstanbul'da kurulan Hamza Grubundan (askeri istihbarat) bahsederken; Hz. Hamza'nın kuvvetinden, cesaretinden ilham almıştır. Şimdi bugün Arap severler, dünyadan, tarihten, miili şuurdan haberleri yok. Türk Milleti'nin çektiği acılardan bahseden ve tarihteki savaş olaylarını anlatarak, Kastamonu'da bulunan cephanelerin Ankara'ya götürülebilmesi adına, mücadele vermiş, 1921 yılında donarak hayatını kaybeden Şerife Bacı'yı anlatan Özdil, tüm bunlar yaşanırken padişahımız Zat-ı Şahanemiz Vahdettin Yıldız Sarayı'nda Nevzad Hanım ile evlendi dedi. Şerife Bacı orada donuyor!.. Nevzad hanımın üzerinde ipek elbiseler, padişahımız gerdeğe giriyor dedi.
Biz bu vatanı işte böyle kurduk, bu şuuru hergün yaşamamız hergün hatırlamamız gerekir. 100. yıl hergün hatırlamamız gerekir, bizi kendi tarihimize yabancı Arap tarihine dost yaptınız, neymiş Gazze matemi nedeniyle TRT Cumhuriyeti kutlamayacakmış, hiç kutlamayın kardeşim! Zaferi kazananlar kutlar, sizin kutlamanızı zaten beklemiyoruz." dedi.
"Sayın Yılmaz Özdil, nasıl güzel anlattın Karatepe katliamını edebiyat coşkusunu vermeyi de pas geçmedin fakat şunu unuttun!.. O gün camilerde öldürülen de bizim Müslüman kardeşimizdi, bugün hastanede öldürülen de yine bizim Müslüman kardeşimiz oldu. Nasıl ki 1922 yılında Yunan Ordusu tarafından çocuk, anne, yaşlı dinlemeden vahşice katledilen masumlarsa işte şimdi yine aynı masumlar ABD'nin destekleriyle ve İsrail tarafından vahşice katledilmektedir. Bugün susarsak kim bilir yarın konuşmaya vaktimiz hiç kalmayacak. Bu vahşiler biz Türk ve Müslümanlara yeniden Cumhuriyet yazdırmak zorunda bırakacak. İnsanlığa yapılan bu zulüm karşısında bu yıl Cumhuriyet kutlaması gerçekleşemeyecek olabilir. Fakat tarih bizim insana yapılan bu vahşet karşısındaki insani duruşumuzu unutmayacaktır.
Tıpkı Padişah Vahdettin'in Nevzad Hanımla olan düğününü unutmadığı gibi...
Ayrıca gerçekleşen vahşet dün nasıl bizim din kardeşimize yapıldıysa bugün coğrafi bölge olarak farklılık gösterse de yine aynı din kardeşimize karşı gerçekleşmiştir. Bunun üzerine yazılmış hadisi şerifler de bulunmaktadır.
Bknz: "Din kardeşine gelen bir dert ve kötülükten dolayı sakın sevinme. Sonra Allah, onu rahmetiyle kuşatır da, seni imtihan eder" (aynı derdi senin başına verir) Biz Türk Milleti her ne kadar Cumhuriyetin bekçisiysek çok daha fazlası kadar da Allah'ın aslanlarıyız. Bu konu da da örnek aldığımız; 'şehidlerin efendisi' gerek daha önceki çarpışmalarda gerekse şehid olduğu Uhud savaşında gösterdiği cesaret ve kahramanlık sebebiyle, Hz. Hamza (ra) kendisinden sonraki mücahitler için bir model olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayıdır ki, ona “şehidlerin efendisi” ve “Allah'ın aslanı" denmektedir. Bizler Hz. Hamza'yı kendimize rehber kabul eder, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet bilinciyle de yaşamayı çok iyi biliriz. Gazze için bugün tutulan Milli Yas üzerinden Arapların yasını tutmayacağım demek din kardeşlerini yok saymaktır. Tarihimizi unutmayalım ve unutturmayalım gelecek nesiller de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu asil duruşunu unutmayacaktır. Unutmayalım ki; İslâm'ı din olarak ilkin kabul etmiş olan toplum Araplardır. Kur'ân'a ilk olarak onlar muhatap olmuşlardır."
1921'de yaşanan padişahın düğününden belki bizler sorumlu değiliz fakat ileride okunacak olan tarih kitaplarında yazılacak bugünden sorumluyuz! Kin, öfke ve intikam duygularından arındırılmış nesiller yetişmesi dileğiyle.